Önce bir titreme geliyor sonra soğuk soğuk terliyorsun. Bakıyorsun ölmemişsin, hayatına devam ediyorsun.
Bir firmada uzun süre çalıştıktan sonra her ölümlü gibi bir şekilde firmadan ayrılıyorsun. Bazıları var özellikle firma merkezlerinin yer aldığı büyük şehirlerde yaşayan kangurular, onları bu anlatacaklarımın dışında tutuyorum. Çünkü onların esas görevleri firmadan firmaya atlamak. Kangurular özel yetenekli çalışanlar oldukları için bir firmada 3-5 sene kaldıktan sonra diğer bir firmaya atlamak sureti ile varlıklarını sürdürmeyi daha iyi beceriyorlar. Aman neyse kafa karıştırmayın onların yaşam döngülerine başka yazılarda yer veririm. Bugün anlatacağım esas konu firmadan ayrıldıktan sonra hayatında neler değişiyor, sen neler hissediyorsun.
Şimdi en başa dönüp benim yaşadıklarımı anlatayım. Siz farkında olmasanızda çalışma hayatında bir sürü tezgah kurulur arkanızdan. Bende böyle bir tezgah sonucu ayrıldım yaklaşık 15 yıl çalıştığım firmadan. Ben toplantı yapmaya gittiğimizi düşünüyordum başlangıçta ama ofise gidince farkına vardım durumun. Kızmaya gerek yok bunlar profesyonel çalışma hayatının gerçekleri, bu tür kaypak yöneticiler ve ikiyüzlü çalışanlar tüm çalışma hayatınız boyunca yanınızda olacak. Aslında herkes kendi işini daha iyi yapma gayesinde ve bu yolda ilerliyor, eğer onun gittiği yolda ilerlemiyorsan ilk ters giden durumda cezayı kesecek birini arıyor ve senin ile çalışmak istemiyor normal olarak. Ben de bunları kabul etmek sureti ile firmadan ayrıldım.
Ayrılmanın ilk aşaması ayrıldığın gün. Bizimki gibi profesyonel firmaların yöneticileri sahada neler olduğunu bir sürü filtreden geçirildikten sonra alıyorlar. Saf bilgiyi almalarının en iyi yolu işten ayrılan kişiye yakınlık göstermek sureti ile tüm detayları ondan almak. Ayrılan kişi bulunduğu ruh hali içinde farkında olmadan bölge içinde cereyan eden her türlü olayı yöneticilere aktarmak sureti ile aslında saf geri bildirim verme yoluna gidiyor. Bu bilgileri almak için normal şartlarda bir sürü zaman ve kaynak ayırmak zorunda olan firma bu sayede kolay yoldan bu bilgiyi alabiliyor.
Eee ayrılan arkadaş neden bu bilgiyi veriyor peki. Kişi ayrılırken;
- Lan o kadar adam var gitmesi gereken neden o değil de ben gidiyorum,
- O bütün gün pastanede oturuyor yinede ben gidiyorum,
- Yöneticinin bir sürü etik olmayan yönlendirmeleri var niye ben gidiyorum,
- Bilgisayarı daktilo zanneden arkadaşlar var ben niye gidiyorum, vb.
gibi algılara kapılmak sureti ile her türlü bilgiyi vermekte. Bana öyle bakmayın ben bir şey demedim. Ben gittim arkadaşım artık bunlar sizin sorununuz içeride olan biteni size anlatması gereken çalışanlarınız var. Doğru, yanlış, eğri onlardan alın bilgiyi dedim çıktım.
Ayrıldığın günün akşamı ve ertesi sabah yeni çocuğu olmuş baba gibi ne olduğunu anlamaya çalışıyorsun. Benim çok işim vardı o nedenle ben bu psikolojiye pek giremedim ilk zamanlar. Ama daha önceden ayrılan arkadaşlarımdan edindiğim izlenime göre sabah evden herkes çıkarken senin evde kalman rahatsız edici oluyormuş.
İlk zamanlar bir sürü dostunuz olduğunu hissediyorsunuz. Çok seviniyorsunuz. Ne çok sevenim varmış, bir sürü arkadaşım varmış diyorsun. Normal olarak zamanla azalıyor arama sıklığı. Bazıları senin hayatın ile fazlası ile ilgilenirken bazıları için firma kapısından çıktığın an senin ile irtibatı kesiyor. Arayanların büyük çoğunluğu senin durumunu sormaktan çok ayrılış aşamanı merak ediyorlar. Kaç maaş aldın kardeş, vay o kadar yıla bu kadar tazminat, falan filan. Cenaze namazına mecburiyetten gelmiş cemaat gibi yani. Bunlara fazla takılmamak lazım sonuçta herkes kendi hayatını yaşıyor ve kendi koşuşturması oluyor. Özellikle bizim çalıştığımız gibi firmalarda çalışan arkadaşlar içeride oldukları sürece firma tarafından nasıl tüketildiklerinin farkına bile varamıyorlar. (Bu konuya özel olarak başka bir yazımda yer vereceğim. Bu konu çok önemli) Kişi ne zaman bu firmalardan ayrıldığında zamanın nasıl geçtiğine ve geçen günlerin geri gelmeyeceğinin farkına varıyor. Neyse şimdiki konu bu değil.
Ayrıldığınızda önünüzde iki seçenek var ya aldığınız para ile kendinize yeni bir yol çizeceksiniz ya da farklı bir firmada aynı işleri yapmaya devam edeceksiniz. Eğer ikinci kısmı seçecekseniz yapacağınız iş daha önceki iş yerinizdeki networkü kaybetmemek. Yani işten ayrılmamış gibi günlük rutinine devam etmek. Çünkü eğer böyle bir iş planlıyorsanız size o işi getirecek en büyük kaynak yine o kızdığınız pastanedeki arkadaşlarınız. Bu nedenle o ilişkileri kaybetmemek için oralarda zaman geçirmeye devam etmelisiniz.
Diğer önemli bir husus hazıra dağ bile dayanmaz hususu. Ne kadar erken iş bulursanız o kadar iyi çünkü para hızlı azalıyor ve yılların harcama alışkanlıklarını bir anda değiştiremiyorsunuz. Çok fazla sık dokuyup ince elemeden bir işe girerek iş içinde iken tekrar iş bulmak daha kolay diye söylüyor arkadaşlar. Ben tecrübe etmedim, tecrübe edenlerin yalancısıyım. Hemen iş bulmak diğer işverenler ile mülakata girerkende önemli. Zaman geçtikçe neden iş bulamadığın firmalar ile yaptığın mülakatlarda da sorgulanıyormuş.
Özgüvende önemli tabi. Firmadan ayrılırken “sakın özgüvenini kaybetme” diye telkinde bulunan arkadaşlar vardı. (Kapıdan çıkınca çok gülmüştüm onlara.) Normal şartlar altında doğru olabilir. Uzun süre iş bulamayan arkadaşlarım olmuştu geçmişte ve onların özgüven problemlerini gözle görme imkanı bulmuştum. Sıkıntılı bir durumdu. Siz öyle yapmayın özgüveninizi kaybetmeyin. İş arama sürecinde önemli bir husus.
Eğer ilk yolu seçerseniz yani kendi işinizin patronu veya ortağı olma yolunu o zaman yolunuz Ankara için Ankara Ticaret Odasından geçiyor. Bununla ilgili ben yorum yapmayacağım google’ a şirket açmak yazınca bir sürü site geliyor.
Küçük bir tavsiye benden size çalıştığınız firma dışında dostlarınız olsun her zaman. Çalıştığınız işten bağımsız olmaları daha iyi dostluklar kurmanıza vesile oluyor ve aranızdaki bağlar daha kuvvetli teşkil ediliyor. Eğer ilk yolu seçerseniz bu dostlarınız sizi bir yerden bir yere taşımada taşın altına ellerini koyuyorlar.
Hangi yolu seçerseniz umarım her şey gönlünüzce olur ve çok başarılı olursunuz.
Benim firmadan ayrıldığımdan bugüne geçen yaklaşık 3 aylık süreçte yaşadığım tecrübeler bunlardan ibaret.
Okuyucularım öpüyorum gözlerinizden…
Serkan
10/04/2016
Eline sağlık ii yazmışın.
Biz daha et lokantası açacaktık..
Orada mı, burada mı açacağız doktor.